Küresel Güçlerin Petrol Savaşları

Feyza Alp Petrol
Son günlerde petrol fiyatlarındaki tarihi düşüş, küresel ölçekte şok etkisi yarattı. Peki bu tarihi vakıanın ortaya çıkardığı ve önümüzdeki günlerde Dünya kamuoyuna sunacağı sürpriz sonuçların etkileri neler olacak?

Dünyada petrol üretimini düzenleyen ve petrol fiyatlarını belirleyen üç ana akım var. Amerika Birleşik Devletleri, OPEC ve Rusya.. (Üç büyük üretici, Amerika, Suudi Arabistan, Rusya ; üç büyük tüketici, Amerika, Çin, Japonya)

Amerika dünyanın en büyük petrol üreticisi değildir, dünyanın en büyük rafine edilmiş petrol üreticisidir. Rusya, Arabistan, Venezuela gibi ülkelerin Amerika’da petrol rafineleri vardır. Amerika rafineri bolluğundan dolayı en büyük üretici gibi görünse de ham petrol üretiminde en büyük değildir. Yani aslında dünyadaki rezervin önemli kısmına sahip ülkeleri, petrolü rafine etme kabiliyetinden yoksun bırakıp kendine mecbur bırakmak sureti ile petrol piyasasını kontrol etmektedir.

Petrol savaşları olarak adlandırılan hadise, Amerika Birleşik Devletlerinin, süper güç olma adayı ülkelere karşı verdiği küresel gücü elinde tutma mücadelesinde kullandığı birçok stratejik hamle imkanından bir tanesidir. Diğer taraftan OPEC üyesi ülkelerin tamamının da petrol gelirleri düştükçe, dışa, yani ABD’ ye ve onun kontrol ettiği uluslararası çeşitli organizasyon ve örgütlere bağımlılığı artacak ve ABD’ nin küresel gücü perçinlenecektir. Zira bu ülkelerin bütçelerinde petrol gelirleri önemli bir yer tutuyor. Geçtiğimiz günlerde Amerika petrol arzını arttırıp fiyatların 100 dolardan 50 dolara inmesini sağlayınca, ekonomisi petrol gelirine bağımlı rakiplerin bütçe gelirleri de otomatik olarak yarıya inmiş olacaktır. ABD, bu planla, ekonomisini darboğaza sokacağı birçok rakibini dize getirmeyi amaçlamaktadır.

Aslında bu mücadeleye hazırlık yapmak isteyen Rusya, petrol fiyatlarının 40 doların altına inmesinden önce, üretici ülkelere petrol üretimini kısmayı teklif etmişti ama OPEC ülkeleri bunu kabul etmedi. Hatta üzerine Suudi Arabistan, Aramco petrollerinde indirim yaptı ve günlük 10 milyon varil daha üreteceğini açıkladı. Tabi Suudilerin kimin uydusu olduğunu herkes bildiğinden bu tavır kimseyi şaşırtmadı.

Bu gelişmeler ışığında, Nisan başında OPEC ülkeleri Viyana’da petrol arzının kısıtlanması için toplandı. Bu toplantıya Putin de davetliydi. Putin, bu toplantıya katılmadığı gibi OPEC ülkelerinin petrol arzını kısma kararına uymayacağını açıklayarak serbest üretime geçeceğini bildirdi.

Tüm bunlar olurken coronavirüs salgını ile tüm dünyada ulaşım ve üretim durma noktasına gelince enerji talebi düştü. Amerika ve OPEC ülkelerinin çıkardıkları petrol deyim yerindeyse talep olmadığı için ellerinde kaldı. Amerikan rafineleri ellerindeki işlenmiş petrolü satamadıkları için depolarda bekletmek zorunda kaldı. Haliyle de üreticilerden de petrol almadılar. Teksas petrollerinin de alıcısı çıkmayınca mayıs ayı sözleşme fiyatları eksiye düştü.

Putin’in Amerika’nın petrol oyunlarına restle karşılık vermesi ABD’ yi istediği etkiyi yaratamayacak bir hamle ile kalmak şeklinde bir fatura ile karşı karşıya bırakacak beklentisi oluşurken bir anda ortaya çıkan küresel salgın ve bunun neticesindeki arz daralması, ABD’yi bu bedelden çok daha öteye çekti. Artık günümüz itibarı ile Amerika, bir anlamda kendi ayağına sıkmış oldu.

Peki bundan sonra ne olacak? Benim ön görülerime göre; dünya yeni bir düzene girerken sermaye gruplarına da büyük darbeler vuruluyor. Petrol fiyatlarındaki düşüş ABD için çok sıkıntılı bir krize doğru gidiyor. ABD finansman desteğiyle şirketlerin iflaslarını engellemeye çalışıyor olsa da durum kaçınılmaz.

Petrol fiyatlarındaki bu sert ve beklenmedik düşüş enerjide büyük ölçüde dışa bağımlı olan Türkiye için enflasyon ve cari dengeyi olumlu etkileyeceğe benziyor. Ancak kur baskısı ve ekonomik durgunluk ise ekonomimizi olumsuz etkileyecek.

Yaşanan petrol savaşlarının an itibarı ile özeti budur. Gelecek günlerin getireceklerini ise yaşayıp göreceğiz.

Feyza Alp

143 Comments

Leave a Reply